30 Ocak 2011 Pazar

DİSNEY'İN MÜZİK FESTİVALİ.....

                         

Büyük şehirde yaşamadığımız için üzüldüğüm tek nokta böyle aktivitelere katılamamamız .Kendimiz için de Duru için de aynı şey geçerli o kadar güzel gösteriler var ki elimziden geldiği kadarıyla Durunun yaşının kaldırabileceği hoşlanabilceği gösterileri seçiyoruz.Şu aralar minnie mickey bizim Durunun ilgi alanı içerisinde o yüzden biz de İstanbula gelen bu etkinliğe katılmak için daaaaa  biray öncesinden biletlerimizi aldık.Disney on ice maceremız var dı bir de buna müzik festivalini ekleyelimdeik.Nasıl olduğuna gelirsek inanılmazdı sesler görüntü renkler kıyafetler efektler harikaydı.Herşey çocuklar için düşünülmüştü.Hele o oyuncakalr almayında durun sizin bile canınız istiyor.Popcornlar pamuk şekerler meyve sularıçok güzel disney ürünleri içinde.
Sonuç olarak Durucuk çok eğlendi bu İstanbul macerasında günübirlik İstanbulun son saatlerini ise vakit geçirmek Durunun uyku vaktini beklemek için İkea da geçirdik.Duru dondurmasını da yedikten sonra mutlu mesut bir şekilde uyudu.......,







28 Ocak 2011 Cuma

BİR FİNCAN ÇAY ALIR MISINIZ?


Biz büyüdük artık anne kız evcilik oynuyoruz barbielerimize parti yapıyoruz dans ediyoruz daha neler neler yapıyoruz bugünkü oyunumuz çay saati konuklarımız pony ler çaylar demlendi muzlar kondu üzümler kesildi afiyetle yendi içildi.Muhabbetler sohbetler ise yanında bir güzel gidiverdi.Afiyet olsun kuşum beş çaylarını hepberaber içelim böyle emi:)Bizimki pekbeş çayı olamıyor ama olsun gece çayıda pek iyi gidiyor kızımla olunca......






24 Ocak 2011 Pazartesi

EVDE 2 CANAVAR.....


Bizim evde 2 canavar var bu aralar.Biri almış başını gidiyor diğer ,ise yeni yetme ama boynuz kulağı geçer hesabı geçti de gidiyor bile. Biz bu 2 yaş sendromunu ağır geçirenlerdeniz sanırım.Evde sürekli bir tiyatro yaparmışcasına sürekli gülümseyen yaptıklarımıza çok ama çok dikkat eder bir şekildeyiz Biri bizi gözetliyor evinde olsak böyle oluruz heralde.Durucuk herşeyi kendim ben yapma halinde Bir işi yapmadan önce düşünmeliyim Duru mu ayapacak ben mi diye.Genelde duru oluyor bunun cevabı .


Şuan evde kapı açma işi Durunun kim o? diye sorulduktan sonra kapı açılır....Banyonun ışığını yakma işi Duru nun içerden basamağı alınır ışığın altına konur ve ışık yakılır.Sıra geldi çişe.İlk önce eşofman ve külot aşağı indirilir dışarı çıkarılan basamak tekrar içeri tuvaletin önüne konur ve basamağa çıkılıp KENDİ çişi yapılır peçeteyle silinir ve tekrar eşofman yukarı çekilir...O basamak ordan alınır lavobanın önüne konur eller yıkanır ışık kapatılır ve tuvaletten çıkılır.İçiniz şişti dimi :))))Aynen hepsi buraya yazdığım uzunlukta yapılıyor. Yanlışlıkla içinden bir tanesini biz yapmış olmayalım kendini yerlere atıyor ve başlıyor çırpınmaya.Bir de bunun gece tarafı var:)Duvarla yatak arasına girmiş ayak... siz ona acıyıp yanlışlıkla çıkartırsanız film koptu demek o onu oraya ferahlasın diye koymuş siz kim oluyorsunuz da sıkıştı zannedip çıkartıyorsunuz niye anlamıyorsunuz duruyu......Böyle bir anla karşılaştığımızda da eğer dokunulmayacak şekildeyse uzaklaşıyoruz yanından dikkatini farklı bir yöne çekmeye çalışıyoruz.Bu işler böyle sürüp geçiyor. Önemli olan bu sendromalrdan bile zevk duymamız.Çok fazla olmuyor.Hoş bizde robot değiliz bizimde bir sabır noktamız var ama en aza indirmeye çalışıyoruz .Çıldırıyoruz küsüyoruz özürler dileniyor öpüşüyoruz barışıyoruz. Sonuç hepimizin mutlu olması .Bu anlık krizlerin gelip geçmesi dileğiyle sendromların daha yumuşak geçmesi dileğiylee.......


Yani kısacası şu masumluğu şu güzelliği şu duruluğu hiç unutmamak akıldan çıkarmamak lazım.Bakınız fotoya.....


20 Ocak 2011 Perşembe

YİNE YİNE YİNE.....


Yine bir haftasonu ve yine bir Abant ve yine mutlu bitirilen bir haftasonu.....Olmuyor gezmeden birşeyler görmeden ne demişler çok gezen mi bilir çok okuyan mı çok gezen tabi :))))Kızım bütün hafta içi evde enerjisini atamıyor. Bzide o enerjiyi azaltmak için vuruyoruz kendimizi yollara.Abanttaydık yine huzur veriyor insana yeşili doğası havası kokusu .Kahvaltımızı yeşilevde ettikten sonra doğru abanata faytonla turu kaçırır mıyız hiç hele bir de sevdiğin insanlar ayanında olunca değmeyin keyfimize......Içıl ve Yuçuf la beraberdik mutluyduk eğlendik güldük yedik ve uyuduk .Bütün haftasonlarımız kaymaklı ballı olsun......Artık fotolar konuşsun ben değil:)


Çok şaşırmış duruyoruz demi tiplere bakın bir.......Faytonun hareket ettiği an hehehhehe........








29 Aralık 2010 Çarşamba

MELEK NİNEM....


Daha yeni sabah aldım haberini hiç birşeyini almadan koskoca yaşanmışları bırakıp gitmişsin .Nereye yolculuk daha yeni torunun torununu görmüşken diyecektim bir baktım yoksun gitmişin.Garip bir duygu herkese nasip olmaz bu duygu insanın annesinin ananesini görmek ona torununun torununu göstermek .Anlatılabilecek gibi değil yani.Ninem benim iyiki senin varlığını hissedebildik iyiki duruyu kucağına alıp onu öptüğünü görebildik.Üzülmüyorum gittiğine mutlu gittiğin için hep arkanda hep güzel ananeler babanneler bıraktığın için.Teşekkür ediyorum sana burdan birkez daha yaşananlar için bundan sonra senin yolunda yaşanacaklar için.Kulağımda hala uşacuklarım gelmiş demelerin silinmiyecek de .



Koca bir çınar devrildi bugün ama kimsenin canını yakmadan acıtmadan tebessüm bırakarak ayrıldı bugün.Mekanın cennet olsun ninecim cennetin kapılara sana her zaman açık olsun ninecim .Seni çok seviyoruz seni çok özleyeceğiz.....

23 Aralık 2010 Perşembe

MUTLU...



Bugün mutlu olasım var.İnsanın mutlu olası var diye mutlu olur mu hiç olur olur isterse herşey olur.Bugün reçetelerimi hala neden bitiremediğimi değil onların ne çok oldğunu ,çekleri nasıl ödeyeceğimi değil elbet günü geldiğinde baba matikten alabilecek olduğumu,Durunun neden bu kadar yaramaz ve anneci olduğunu değil beni ne kadar çok  herkesten sevdiğini ,eczanenin ne kadar dağınık olduğunu değil iş yoğunluğundan yapılamamış olduğunu düşünmek istiyorum yani mutlu olmak istiyorum ve mutluyummmm...Asıl mutlu olmanın ana nedeni ise Durunun bana bay bay annecim diyip bana gelirken mama al demesi olabalir mi acaba diye de düşünmeden edemiyorum:) Birazdan bir kahve molası ve muhabbetle daha da mutlu olucam....
   

22 Aralık 2010 Çarşamba

KAR KAR KAR....



Acaba nasıl tepki vercek bu sene korkacak üşüyecek mi sevecek mi diye hep merak ediyordum.Sevmemişti geçen sene busene de öyle yapacak diye çok korktum.Dört mevsimi birden yaşadığımız şu ülkede karı sevmemek olur muydu hiç .O beyaz örtüyü karın kokusunu kardan adımın burnunu sevmeden olurmuydu.Ama olmadı korktuğum başıma gelmedi veDuru kara bayıldı.Bu seneki ilk karımıza bizi dedemiz götürdü.Kardanadam yaptık burnuna havuç yerine arabadaki oyuncaklardan yerleştirdik.Ama çok eğlendik:)Bize gelmiyor kar biz kara gidiyoruz.Hafta sonu Duru yine biraz oynasın hava alsın diye abanata doğru yola çıktık.Ama o kadar soğuktuki kar donmuş olduğundan kar topu bile yapamadık.Ama olsun havası yeter sucuk ekmeği yeter.Yol kenarlarındaki sucuk evlerine girik akrnımızı doyurduk Duru yine iki tane köpek buldu ve onlarla oynadı.Bekliyoruz artık karı camda ne zaman yağcak diye.....

Bunlar da ilginizi çekebilir...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...